Kişilik faktörleri | Depresyon nedenleri

Kişilik faktörleri

Her kişinin kişiliği, bir kişinin hastalanıp hastalanmayacağına da karar verebilir. Depresyon. Araştırmalar, kendine güveni düşük olan son derece düzenli, kompülsif, performans odaklı insanların (sözde melankolik tip) daha fazla muzdarip olduğunu göstermiştir. Depresyon örneğin, kendine çok güvenen ve güçlü kişilik özelliklerine sahip insanlardan. Hayal kırıklığı toleransı düşük olan kişilerin (yani hayal kırıklığıyla baş etmekte güçlük çekenlerin) de muzdarip olma olasılığı daha yüksektir. Depresyon daha sık ve daha hızlı.

Genetik ve kişiliğin yanı sıra, yetiştirilme biçimimiz de depresyonun gelişiminde önemli bir rol oynar. Örneğin, çocuklar ebeveynlerini çok sıkı, endişeli ve şefkatli olarak gördüyse, bu çocuklar muhtemelen kendi kararlarını vermeyi, ebeveynlerinden ayrılmayı ve kendine güvenmeyi asla öğrenememişlerdir. Çoğu zaman stresle baş etmeyi veya kendi kararlarını vermeyi öğrenmemişlerdir.

Bu çocuklar, kendilerini bağımsız hareket etmek ve sorumluluk almak zorunda kaldıkları yetişkin durumlarında bulurlarsa, genellikle bunalmış hissederler. Dekompanse olurlar ve genellikle çıkış yolu görmezler. Psikodinamik olarak bu, kendini dürtü, yorgunluk ve sosyal geri çekilme eksikliğinde gösteren bir gerilemeye (gerileme) yol açar.

Buna paralel olarak suçluluk ve kendini suçlama duyguları sıklıkla ortaya çıkar. Olumsuz düşüncelerin daha da yoğunlaştığı ve nihayetinde intihar eğilimlerine (intihar) yol açabileceği bir başarısızlık gibi hissedilir. "Öğrenilmiş çaresizlik" teorisi de burada önemli bir rol oynamaktadır.

Bu teori, insanların çeşitli şeyler üzerinde güçsüz olduklarına inandıklarını söylüyor; hiçbir şeyi değiştiremeyeceklerini. Örneğin, insanlar bir iş görüşmesinde başarısız olursa, bunun başarısızlıklarından kaynaklandığını düşünürler. Kişi o zaman bu düşünceleri genellemeye, yani hayatın diğer alanlarına yaymaya başlarsa, öğrenilmiş çaresizliğin düşünce kalıplarına girilir.

Bu insanlar örneğin şöyle düşünüyor: "Bir iş bile bulamıyorum ve duramıyorum sigara içme. Ne başlarsam başlasam, hiçbir şey yapamam. Yani ben başarısızım.

"Bu tür düşüncelerin özgüvenimiz ve yaşamlarımız için ciddi sonuçları vardır. Etkilenenler genellikle geri çekilir ve pasif hale gelir. Bu da aslında durumlarını değiştirmemelerine ve geleceğin karamsar görünmesine neden olur. Bozulmuş bir anne-çocuk ilişkisi, bir ebeveynin erken kaybedilmesi veya erken yaşlardan beri özgüven eksikliği çocukluk ayrıca belirli bir güvenlik açığına (güvenlik açığı) yol açabilir. stres faktörleri ve hayal kırıklıkları ve nihayetinde depresyonla sonuçlanır. Geçmişten gelen yetersiz işlenmiş stres travmaları (tecavüz veya savaş deneyimleri gibi) bile mevcut çatışmalarda (partnerden ayrılma) yeniden canlandırılabilir ve depresyonun ortaya çıkmasına neden olabilir.

Reaktif faktörler

Depresyon genellikle yalnızca belirli olumsuz, stresli veya kritik yaşam olayları meydana geldiğinde ortaya çıkar. Bunlar, eve taşınmaktan veya emeklilik yaşına (yeniden yerleştirme depresyonu) ulaşmaktan, hayat arkadaşlarından ayrılmaya veya sevdiklerinin ölümüne kadar değişebilir. Kronik çatışmalar (çatışmalı bir ortaklık veya işte kalıcı bir aşırı yüklenme gibi) uzun vadede depresyona yol açabilir. Diğer çalışmalar, düğünler veya taşınan ev gibi stresli yaşam olaylarının kortizol (stres hormonu) salınımının artmasına neden olduğunu göstermiştir. Bu da metabolizmamızı etkiler, onu dengelemek ve nihayetinde depresyonun başlamasına yol açabilir.